Okumadan Dinlemeden İman Ettim Denemez. Kuran-ı Kerim okuyalım.
ABD yeni başkanını seçti arkadaşlar. Kimi olayı sembolik ve simgesel değerlendirdi, kimi ise değersel ve etik… Kimi global bir mesele derken birileri de bırakın bu işleri Türkiye’deki kriz ne olacak dedi.
En çok dikkatimi çeken ise birilerinin Mehdi’nin ordusunun hazır olduğundan ve bunun başlama borazanı niteliği taşıdığından bahsedişi oldu. Ahir zamanda dünyanın en güçlü devletinin(!) başına, annesi ya da babası Müslüman olan birinin geçeceği ve bununda obama olduğu kehaneti… Bir hocam bana telefon açarak şunu sordu;
-Sen dinler tarihi araştırmaları yaptın üniversitede iken Obama’nın babasının Gnostik olduğu söyleniyor? Gnostik nedir? Diye sordu.
Bende;
-Değerli hocam biri Müslüman biri Hıristiyan biriside Sabii diyor. Gerçeği bilmek gerçekten önemli mi dediğimde, kesinlikle önemli diyor.
-Ama biz ne yaparsak yapalım karanlıkta direğe toslayan adam misali gerçeği ne bilişim ortamında nede Obama’nın ağzından ya da yaptıkları icraatlarından öğrenemeyeceğiz. Çünkü şah tek adım atabilir. Mesele atın, filin, kalenin ve diğerlerinin atacağı adımlar olacaktır ve bunu şah organize etmeyecek oyunu oynayan yönetecektir. Olup bitenlerin faturası dünyaya kesilirken, gerçek; bu yüzyılda acı olacaktır.
Sabilik ne imiş? Bakalım isterseniz; İslam dini ile benzerlikleri var mı?
Gnostik Bir Din: Sabilik Bazıları İslam ile karıştırmasın!
Sabilik, Kuran-ı Kerim’de adı geçen dinlerden biridir. Mensubu az da olsa Sabilik, yaşayan dinlerdendir. Sabiliğin tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar inmektedir. Nasıl doğduğu, kim tarafından kurulduğu veya yayıldığı ne t olarak bilinmemektedir.
Sabiler, günümüzde, Irak’ta, Fırat ve Dicle Irmağının birleştiği bölge ile İran’ın Irak’a yakın kısımlarında, Karun ırmağı boylarında yaşamaktadırlar. Bunun yanında Bağdat ve Basra gibi şehirlerde de dağınık olarak bulunmaktadırlar.
Sayıları oldukça az olan sabiler “kapalı toplum yapılarını” sürdürmektedirler. Bir din kurucusu ve peygamber söz konusu olmamakla birlikte, Sabilik de Hz.Yahya, önemli bir isimdir. Sabiler geniş bir dini edebiyata ve kaynağa sahiptir. Kutsal kitapları Ginza’dır ve dil Mandencedir. Konuşma dilleri Arapça olan Sabilerden, kutsal kitap dilini bilen oldukça azdır
Sabiliğin inanç esasları ”sır dinleri”ne ait özellikleri taşımaktadır. Sabilik de bütün varlıkları yaratan bir “yüce varlık” inancı vardır. Bu temel öğreti, “Hayat” inancıdır. Sabilikte birbirine zıt iki güç ve bu güçlerin birbirleriyle rekabeti söz konusudur. Bunlarda biri ışığı, diğeri de karanlığı temsil etmektedir. Sabilikte ölüm, bir yok oluş değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Dünya hayatının sonunda “Kıyamet Hayatı” başlayacaktır. Kıyametten sonra genel bir hesap dönemi bulunmaktadır.
Sabilikte insanı kurtuluşa götürecek yol, “ilahi bilgi”yi elde etmektir. Bu nedenle Sabilerin başlıca görevlerinden biri vaftizdir. Bunun da akarsu da yapılması önemlidir. Sabilikte namaz, duadan ibarettir. Dua, Sabilerin bütün hayatını kuşatmaktadır. Dua, “Yüce Hayat”ın ismiyle diye başlar, “Hayat Yücedir” ifadesiyle biter, sabilerin kıblesi kuzeydir.
Sabilikte canlı kurban geleneği vardır. Koç ve güvercin kesilerek bu ibadet yapılır. Günah ve kötülüklerden uzak durmak için oruç tutulur. Sadece rahiplerin girebildiği, sembolik yapılar şeklinde mabetleri vardır. Sabilikte rahiplik vardır. Sabilikte alkollü içkiler yasaktır. Kendiliğinden veya başka bir hayvan tarafından kesilen hayvanların eti yenilmemektedir. Sabilerde kutsal günler ve bayramlar vardır. Bazı günler kutsal kabul edilirken, bazıları uğursuz sayılmaktadır.
ÂLİMLERİN MEHDİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ (Kaynaklı)
Hazreti Mehdi, Ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz tarafından
müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak,
yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet,
bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır.
Peygamberimiz'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli
hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini
özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din
olan İslam'ı yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
"Mehdi", kelime olarak, "hidayete ermiş, hidayet bulmuş kişi" anlamına gelir
( İslam Ansiklopedisi, "Mehdi", c. 5, s. 149 ). Dini literatürde ve halk
arasında ise peygamberimizin Ahir zamanda geleceğini müjdelediği mübarek
zatın ismi olarak geçmektedir. Bir İslami kaynakta kelimenin tanımı şöyle
yapılmaktadır:
"Mehdi": Allah'ın hakikaten hak yoluna götürdüğü kimsedir. Bu sözcük,
isimler arasında o kadar çok kullanılmıştır ki bilinen isimlerden olmuştur.
Peygamber'in ahir zamanda geleceğini müjdelediği kimse bu isimle
adlandırılmıştır. ( İbn'ül-Esir el-Cezeri, "en-Nihaye fi Garib'il-Hadisi
ve'l-Eser", c. 4, s. 244 )
Bir başka kaynakta da Mehdi hakkında şöyle bir açıklama yer almaktadır:
"Mehdi Allah'ın hak yola erdirdiği kimsedir. Mehdi Peygamber'in (SAV) ahir
zamanda geleceğini müjdelediği, kendi ailesinden olan kimsenin adıdır.
Yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken.
O Konstantiniyye'de (El-Müncid Fi'l-A'lam) Mesih ile birlikte olacak. Arab'a
ve Arap olmayan herkese hükmedecek, Deccal'i öldürecek... Onun zuhur
edeceğini dost ve düşman inkar etmiştir. Onun kıyamına dair rivayetler
tevatüre ulaşmıştır. Allah'ım! O'nun zuhurunu çabuklaştır..." ( Fahrettin
et-Türeyhi, Mecma'ül-Bahreyn ve Matla'ün-Nayyireyn, c. 1, s. 475-476 )
MUHAMMED B. RESUL BERZENCİ
Mehdi'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber (S) ailesinden ve
Fatıma (A) oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle
açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur... Tevatür
ölçüsünü aşan, doğru ve açık hadislerde, Mehdi'nin Fatıma soyundan olup,
dünya sona ermeden zuhur edeceği, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya,
adalet ve hakkaniyet getireceği, onun zamanında İsa Mesih'in gökten ineceği
ve onun önderliğinde namaz kılacağı kanıtlanmış bulunmaktadır. (Muhammed b.
Resul Berzenci, "el-İşaetü li Eşrat'is-Saeti", s. 305)
ALAEDDİN ALİ B. HİŞAM MUTTAKİ HİNDİ
Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki vaadedilen Mehdi'nin var oluşunda hiç
kuşku yoktur . Üçyüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu
kanıtlanmıştır. (Casim Mühelhil, "el-Burhan", c. 1, s. 339)
ABDULMUHSİN BİN HAMD EL-ABBAD
Her Müslüman'ın, Peygamber�in verdiği gaybi haberlere özellikle de
Mehdi ve Deccal'ın zuhur edeceğine dair bildirdiği ön haberlere inanması,
tasdik etmesi vaciptir. Bu itibarla Mehdilik hakkındaki haberlerin çokluğu
senetlerinin doğru oluşuna rağmen, onları tutarsız saymak mümkün değildir.
Ancak bilgisizler, hak ile kavgalı olanlar veya onların senetlerini
incelemekten aciz olanlar bu haberleri inkar ederler. Oysa o hadisleri
doğrulamak Peygamber hazretlerine inanmanın bir parçasıdır. Çünkü onun
sözlerini kabul etmek, ona inanmanın bir gereğidir. Ve Allah Kuran'da
(Bakara Suresi, 2-4) müminleri övdüğü gaibe inanışın ta kendisidir. (Dr.
Abdulmuhsin bin Hamd el-Abbad, "Mecellet'ül-Camiat-ül-İslamiyye", yıl 1,
sayı 3, s. 624-627)
MUHAMMED NASREDDİN ALBANİ
Sözün özü şu ki, Mehdi'ye inanmak, peygamberden aktarılan tevatür hadislere
dayalı köklü bir inançtır ve ona inanmak vaciptir. Çünkü Allah'ın buyruğunda
(Bakara 2-4) takvalıların özelliklerinden olarak anlatılan gaibe inanmak
inanışın bir parçasıdır. Cahillerden başkası bunu inkar etmez. Bu inanç
kitap ve sünnette doğru kabul edilen inanışlar üzerine ölmeyi, Allah'tan
diliyorum. (Muhammed Nasreddin Albani, "Mecellet'üt-Temeddün'il-İslami",
sayı 22, s. 646)
ŞEMSEDDİN MUHAMMED BİN AHMED SEFAREYNİ
Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de hakkında tevatür
derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir.
İmamların sonuncusudur. Hz. peygamberden sonra peygamber olmayacağı gibi
ondan sonra da imam olmayacaktır. Bu imam Fatıma oğullarındandır.
Birçok hadis hafızları, Mehdi'nin Peygamber soyundan olduğunu kabul
etmişlerdir, böyle mütevatır bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak
ehllinin inancına göre, Mehdi, İsa Mesih'ten ayrıdır. Mehdi, Mesih'ten önce
zuhur edecektir. Bu konu Sünni bilginleri arasında onların inancından
sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır. (Şemseddin Muhammed bin Ahmed
Sefareyni, "Levaih'ül-Envar'ül-Behiyye", c. 2, s. 74, 76, 86)
EBU ABDULLAH MUHAMMED B. CAFER İDRİSİ KETANİ
.. ..Mehdi hakkındaki hadisler o kadar çoktur ki, tevatür ölçüsüne
ulaşmaktadır ve bunları reddetmek uygun olmaz.. . Eğer uzun olacağından
endişe duymasam, bu konuda bildiğim hadislerin hepsini buraya kaydederim.
(Ebu Abdullah Muhammed b. Cafer İdrisi Ketani, "Nezm'ül Mütenasir min
ahadis'il-Mütevatır", s. 145 ve 146)
ŞEHABEDDİN AHMED B. MUHAMMED GUMARİ
....Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir , ona inanmak Peygamber'in
buyruğunu doğrulamak için gereklidir. Nitekim bu konu Ehl-i Sünnet inanç
kitaplarında kaydedilmiş ve kanıtlanmıştır. (Şehabeddin Ahmed b. Muhammed
Gumari, "İbraz'ül-Vehm'ül Meknun", s. 3 ve 4)
HASANEYN MUHAMMED MAHLUF EL-MISRİ
Müslümanlara sahih hadislere güvenerek Mehdi'nin ahir zamanda zuhur
edeceğine tam olarak inanmalarını öğütlüyoruz. Çünkü bunun aksi sözleri
söyleyenlerin ne diyanet bilgileri vardır ne de gerçekte bu hadislere
inanırlar. (Hasaneyn Muhammed Mahluf el-Mısri, "Seyyid'ül Beşer Yetaheddesü
An'il-Mehdiyyi-Müntazar", kitabın önsözü)
EB'UL-HASAN MUHAMMED B. HÜSEYİN ABURİ
Mehdi'nin zuhur edeceğine dair birçok raviden mütevatir hadisler
nakledilmiştir. Bu hadisler Mehdi'nin Peygamber ehli beytinden olduğunu,
yedi yıl hüküm sürüp dünyayı adaletle dolduracağını, Mesih'in de ortaya
çıkıp Deccal'i öldürmesinde ona yardım edeceğini ve Mehdi namaz kıldırırken
İsa'nın onun arkasında namaz kılacağını vurguluyor" (Şemseddin Muhammed
Kurtibi, "Tezkire", s. 710)
EBU MUHAMMED HASAN B. ALİ EL-BERBEHARİ HANBELİ
....Ve Meryemoğlu İsa'nın gökten ineceğine, Deccal'i öldüreceğine ve Muhammed
oğullarından Kaim'in arkasında namaz kılacağına inanmak... (Casim Mühelhil,
"El-Burhan", c 1, s. 426)
SAİD HAVVA
Araştırmacılar ahir zamanda ehli beytten bir halifenin olacağı anlaşmazlık
göstermemişlerdir. İttifakla kabul edilen bu lider herkes tarafından Mehdi
diye bilinenden başkası değildir. Buna göre biz de geleceği bildirilen o
özelliklerdeki halifeye inanıyor ve o zuhur ettiği zaman onun
taraftarlarından olmaya niyetliyiz. Allah'tan bu niyetimizle bize yardımcı
olmasını diliyoruz." (Prof. Said Havva, "El-Akaid'ül-İslamiyye", c. 2, s.
1021-1026)
MUHAMMED B. ALİ ŞEVKANİ
.. ..Bunlar hiç kuşku yok ki mütevatir hadislerdir, peygamberin buyruğu
hükmündedir. Çünkü bu konuda içtihat yapılamaz ve kişisel hükümler geçerli
değildir... Buna göre Deccal ve Mesih hakkındaki rivayetler mütevatır olduğu
gibi Mehdi hakkındakiler de mütevatirdir. (Muhib b. Salih el'Bureyni,
"Ikd'üd'Dürer Fi Ahbaril'Muntazar", s. 14 ve 15)
ŞEYH HASAN ADVİ HAMZAVİ
Mehdi hakkındaki hadisler manevi tevatür ölçüsünü geçmiş, inkar
edilmelerinin bir anlamı yoktur. ("Meşarik'ül-Envar", f. 2, s. 115)
M. SIDDIK B. HASAN KUNUCİ
Fatımaoğullarından olan Mehdi hakkındaki hadisler tevatür ölçüsünden çoktur.
"Sünen", "Müsned" ve "Mu'cem" kitaplarında mevcuttur. (Kunuci,
"el-İzaetü...", s. 94)
İBN TEYMİYE
Resulullah'dan, ahirzamanda çocuklarından ismi ismine, künyesi künyesine
denk, yeryüzünü adaletle dolduracak birisinin çıkacağını haber veren Mehdi
hadislerinin hepsi sahihdir . (İbn Teymiye, "Minhacü's-Sünne", c. IV, s.
291)
ZAHİDU'L-KEVSERİ
Mehdi, Deccal ve Mesih ile ilgili hadislerin tevatür derecesine ulaştığına
dair rivayetlerde, hadis ilimleri hakkında bilgi sahibi bulunan kimselerce
şüphe götüren bir nokta değildir . Gerçi bazı kelamcıların kıyamet
alametlerine itikadın yani iman etmenin vacip olduğunu itiraf etmelerine
rağmen bunlar bu konuya dair bazı hadisler hakkında şüphe
uyandırmaktadırlar. Fakat bu onların hadis ilminde derinlemesine bir bilgiye
sahip olmadıklarının neticesidir, başkası değil. (Muhammed Zahidul'l
Kevseri, "Nazratun abire fi Mezaimi Men Yünkirü Nüzule İsa Kable'l Ahire",
s. 49)
MUHAMMED B. HASAN EL-ESNEVİ
Muhammed b. Hasan El-Esnevi (Menakibiş-Şafii) eserinde der ki; Mehdi
hususunda, Resulullah (SAV)'den nakl edilen haberler tevatür halini
almıştır... O'nun, ehli beytinden olacağı haber verilmiştir... (Muhammed B.
Resul Al - Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alametleri", Pamuk Yanıları, Trc.
Naim Erdoğan)
Ehl-i Sünnet İtikadına Göre
Mütevatir Hadislere İnanmanın Gerekliliği
Mütevatir hadislere inanmanın gerekliliğini, mütevatir haberlerin dindeki
önemini pek çok İslam alimi yazdıkları eserlerde vurgulamışlardır. Aşağıda
çeşitli İslam alimlerinin bu konudaki görüşlerinden örnekleri veriyoruz:
ŞEHABETTİN İBN-İ HACER ASKELANİ
"Tevatür isnad ilminin konularından değildir. Çünkü isnad ilmi bir hadisin
doğru olup olmadığını ravilerin kişiliğini ve vasıflarını iceleyerek ortaya
koyar. Halbuki mütevatir bir haberin ricali (ravileri) incelemeye alınmaz,
mütevatir hadise hiçbir sorgu yapılmadan amel etmek vaciptir." (Dr. Subhi
Salih, "Ulum'il-Hadis", s. 151 ve 152)
MUHAMMED CEMALEDDİN EL-KASİMİ EL-DIMIŞKİ
"Bil ki doğrulukları ilmen isbat edilmiş bir zümre insanın rivayet ettiği
hadis "Mütevatir"dir. Yani, bu kişilerin, tüm rivayet sınıflarında
yalancılıkta elbirliği etmeleri ihtimali bulunmaz... Ravileri hakkında
hiçbir münakaşaya girilmeden bu hadislere uyulması vaciptir." (Muhammed
Cemaleddin el-Kasimi el-Dımışki, "Kavaid'üt-Tahdis, min Fununi
Mustah'il-Hadis", s. 151)
NUREDDİN ATER
"Sahih veya Hasen hadislerin ravilerinde aranan adalet doğruluk gibi şartlar
"mütevatir" hadis ravilerinde aranmaz. Çünkü bu hadisleri rivayet edenlerin
sayısı o kadar çoktur ki, aklen bir araya gelip hadis uydurmaları mümkün
olmaz. Bu nedenle hadis bilimcileri mütevatir hadisleri inceleme konusu
yapmazlar. Onlara göre sadece bir hadisin doğruluğu veya geçerliliği
inceleme konusu olur. Oysa mütevatir hadisin böyle bir şeye ihtiyacı
yoktur... Bu ravilerinin yakin elde edilecek kadar çok oluşundandır. Bu da
doğal ve zaruri bir olaydır. (Nureddin Ater, "Menhac'ün-Nakd fi
Ulum'il-Hadis", s. 405)
EBU ABDULLAH MUHAMMED B. CAFER İDRİSİ KETANİ
"Tüm ravileri, başında, ortasında ve sonunda normalde yalancılıkta elbirliği
etmeleri mümkün olmayacak kadar çok olan haber "mütevatir"dir... Hadis
bilimcileri mütevatir rivayet ravilerinin adil olmasını hatta Müslüman
olmalarını bile şart koşmuyorlar... Baliğ, adil ve Müslüman sayılmaları,
aynı şekilde yaşıyor olmaları gerekmiyor. Kafir, fasık, buluğa ermemiş
olmaları caizdir. Herhangi bir özel sıfat taşımaları da şart koşulmamıştır."
(Ebu Abdullah Muhammed b. Cafer İdrisi Ketani, "Nezm'ül-Mütenasir min
ahadis'il-Mütevatır", s. 5-6-9)
EBU'S-SADAT MUHAMMED B. MUHAMMED EBU ŞOHBE
"Mütevatir haberlerde ravinini adil ve hatta Müslüman olması şart değildir.
Çünkü mütevatirin kabul edilirlik gerekçesi anlatanların çok oluşudur.
Nitekim bir şehir halkı bir olayın gerçekleştiğini haber verirlerse,
sözleriyle kesin bilgi elde edilir." (Dr. Ebu's-Sadat Muhammed b. Muhammed
Ebu Şohbe, "el-Vesit fi Ulumi ve Mustalah'il-Hadis", s. 190)
EN-NEVEVİ
"Haber iki kısımdır: Mütevatir ve Ahad... Mütevatir haber, yalan üzere
ittifak etmeleri mümkün olmayan bir kalabalığın yine kendisi gibi bir
kalabalıktan naklettiği haber olup iki taraf (birinci tabaka ve ikinci
tabaka) ve ortadakiler (bu ikisinin arasındakiler) eşittir. Bu kalabalık
zanni olmayıp duyularla idrak edilen birşeyi haber verirler ve bu haber
vermeyle yakini ilim hasıl olur. Muhakkiklerin genelinin da muvafık olduğu
üzere tercih edilen görüş, tevatürün belli bir sayıyla
sınırlandırılamayacağıdır ." (El-Cezairi, "Tevcihu'n-Nazar", s. 33)
Mütevatir Rivayetleri Reddetmenin
İnkar Olduğuna Hükmeden Ehl-i Sünnet Alimleri
Buraya kadar bazı örneklerini aktardığımız ehl-i sünnet alimlerinin
izahlarından, ahir zamanda Peygamber Efendimiz'in soyundan Mehdi adında
mübarek bir zatın çıkacağına dair rivayetlerin mütevatir olduklarını gördük.
Asılsız ve yalan olması akıl ve mantık açısından mümkün olmayan bu
rivayetlere inanmanın gerekliliğini inceledik.
Durum böyleyken bazı İslam alimleri de, kesinlik arzetmelerinden dolayı,
mütevatir hadisleri inkar etmenin doğrudan Hazreti Peygamber'i inkar etmek
anlamına geleceğini belirterek, bunun da küfür olduğu şeklinde çok daha
keskin bir hükme varmışlardır. Bu alimlerden bazılarının izahları şöyledir:
CELALEDDİN SUYUTİ
Biliniz ki: Her kim ister sözüyle, ister davranışı ile -fıkıhta belirtildiği
üzere- (mütevatir hadisleri) inkar edip hüccet bilmezse kafir olur, İslam
dairesinden çıkar; Yahudilerle, Hristiyanlarla ve Allah'ın dilediği grupla
haşredileceklerdir. (Abdulgani Abdulhak, "Hücciyet'üs Sünnet", s. 270,
Miftah'ül Cennet'ten naklen)
EBU'L-FAZL ABDULLAH B. MUHAMMED EL-İDRİSİ
"...Çünkü, alimlerin aldığı karar gereğince her kim, Peygamber'den
nakledilen hadisleri mütevatir olduğu kanıtlandıktan sonra, reddine dair
kabul edilebilir bir gerekçe göstermeden inkar ederse kafir olur.
(Ebu'l-Fazl Abdullah b. Muhammed el-İdrisi, "El-Mehdi-ül Muntazar", s. 94,
95)
MUHAMMED EL-MEKKİ
Güvenilir ravilerin aktardıkları hadislerde Peygamber Mehdi'nin ahir zamanda
zuhur edeceğini müjdelemiş, onun sıfatlarını ve zuhurunun belirtilerini
açıklamıştır... Resulullah her kim vaadedilen Mehdi'yi inkar eder yalan
sayarsa kafir olur denmiştir. (Alaaddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi,
"El-Burhan fi Alamati Mehdiyyi Ahirzaman", c. 2, s. 865-876)
Aşağıdaki iki hadis de bu alimlerin vardıkları hükmü doğrular niteliktedir:
"Mehdi'nin çıkışını inkar eden,
Muhammed'e indirileni inkar etmiştir..."
"...Mehdi'yi inkar eden şüphesiz kâfirdir."
Bu hadisleri nakleden Ehl-i Sünnet kaynakları sırasıyla şunlardır:
1- "Fevaid-ul Ahbar" , Ebu Bekir Ahmed b. Muhammed İskafi (ölm: H. 260)
2- "Cem'ul Ahadis-il Varide fi-l Mehdi" , Hafız Ebu Bekir b. Hayseme, (ölm:
H. 279)
3- "Maani-l Ahbar" , Ebu-l Bekir Muhammed b. İbrahim Kelabazi Buhari (ölm:
380)
4- "Ravd-ul Enf ve Şerh-us Sire" , Ebu Kasım Abdurrahman Süheyli (ölm: 581),
c. 2, s. 431. (Malik b. Enes Muhammed b. Münkedir'den, o da Cabir'den
rivayet etmiştir)
5- "İkd-ud Durer fi Ahbar-il Mehdi-il Muntazar" , Yusuf b. Yahya Makdisi
eş-Şafii (ölm: 685), s. 157. "Fevaid-ul Ahbar" , İskafi ve "Şerhu-s Sire" ,
Ebu-l Kasım Süheyli'den naklen.
6- "Feraid-us Simtayn" , Şeyh İbrahim b. Muhammed Hamvini (ölm: 730), c. 2,
s. 337, No. 585, "Maani-l Ahbar" Ebu Bekir Muhammed b. İbrahim'den naklen.
7- "Lisan-ul Mizan" , İbn-i Hacer Askalani (ölm: 852), c. 4, s. 147, Mısır
Baskısı; s. 130, Haydarabad Baskısı, "Maan-il Ahbar" dan naklen.
8- "el-Orfu-l Verdi Fi Ahbari-l Mehdi" , Celaleddin Suyuti (ölm: 911), s.
161, "Fevaid-ul Ahbar" dan naklen.
9- "el-Kavl-ul Muhtasar fi Alamât-il Mehdi-il Muntazar" , İbn-i Hacer
eş-Şafii el-Mekki (ölm: 974) s. 56, Şam, Zahiriye Kütüphanesindeki el
yazmasından alınan kopya, Kum'daki Ayetullah Mar'aşi kütüphanesinde
mevcuttur, (Fevaid-ul Ahbar ve Şerh-us Sire'dan naklen...)
10- "el-Fetave-l Hadise" , İbn-i Hacer-i Mekki s. 37.
11- "el-Burhan Fi Alâmât-i Mehdi-i Ahir-iz Zaman" , Muttaki Hindi (ölm:
975).
12- "Levaih-ul Envar-il ilahiye..." , Şeyh Muhammed b. Ahmet Sefarini
el-Hanbeli (ölm: 1188), c. 2, Hz. Mehdi konulu "el-Faidet-ul Hamise" adlı
bölümü; Hafiz İskafi'den naklen. (Adı geçen kaynakta ravi Cabir b.
Abdullah'ın güvenirliği konusunda övgüyle söz edilmiştir.)
13- "Yenâbi-ul Mevedde" , Süleyman b. İbrahim Kunduzi (ölm: 1294), 78. Babın
başları, Cabir b. Abdullah Ensari'den naklen.
14- "el-İzae Li Ma Kâne ve Mâ Yekunu Beyne Yedey-is Sa'eh" , Seyyid Muhammed
Sıddık Kanuci Buhari (ölm: 1307) s. 137, "Cem-ul Ahadis-il Varide Fi-l
Mehdi" İbn-i Hayseme ve "Fevaid-ul Ahbar" İskafi'den naklen.
15- "El-Mehdiyyu'l Muntazar" , Ebulfazl Abdullah b. Muhammed Sıddık (ölm:
1308), s. 94 "Fevaid-ul Ahbar" 'dan naklen.
Mehdiyet Hakkında Verilen Bazı Fetva Örnekleri
Bir önceki bölümde görüldüğü gibi, Mehdilik konusuyla ilgili hadisler
tevatür derecesinde olup, hiçbir şüpheye yer bırakmadan bu konuya inanmanın
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu konuyla ilgili dünyada fetva makamı
olarak kabul edilen, büyük İslam alimleri tarafından oluşturulan,
"Rabitat'ül-Alem'il-İslami" dairesinin, Şeyh Muhammed Muntasır el-Ketani
başkanlığındaki İslami Fıkıh Kurulu tarafından verilmiş ve Şeyh Muhammed
el-Kazzaz'ın imzasını taşıyan 23 Şevval 1396 (17. 10. 1976) tarihli fetvası
şu şekildedir:
"...Çok sayıda sahabe peygamberden Mehdi hakkında hadis rivayet etmişlerdir.
Örneğin Osman b. Affan, Ali b. Ebu Talib, Ümmü Seleme gibi yirmisini ben
biliyorum ve onlardan başka daha birçok rivayet nakletmiştir. Ayrıca
Peygamber sözü hükmünde olan sahabenin buyruğuda vardır. Bu konuda içtihat
edilemez ve aksi görüş belirtilemez. Bu konudaki nebevi hadisler Süneni Ebu
Davud, Tirmizi, İbn-i Mace ve İbni Asakir'in Tarih'i Dımışki ve diğer
kitaplarda kayda geçmiştir.
Mehdi konusunda özel kitaplar da yazılmıştır: "Ahbar'ül-Mehdi" , "Ebu Nuaym
Kitabı" , "el-Vehm'ül-Meknun" ve diğerleri gibi... Önceki ve bugünkü
büyükler Mehdi hakkındaki hadislerin tevatür olduğuna tekit etmişlerdir:
es-Sehavi "Feth'ül-Mugıys'da; İbni Teymiyye "Fetava"da ve Eb'ul-Abbas
Mağrıbi "el-Vehm'ül-Meknun"da belirttikleri gibi...
Hafızlar ve muhaddisler, Mehdi hakkındaki hadislerin tevatür olduğuna yakin
etmişlerdir. Sonuç olarak Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir. Ehl-i
sünnet ve cemaat inançlarından sayılmaktadır. Sünnetten habersiz olan ve
bidat koyuculardan başka hiçbir Müslüman bu inancı inkar etmez. " (Muhammed
Mehdi el-Horasan, "el-Beyan fi Ahbar-ı Sahibüzzaman Mukaddimesi", s. 76-79)
Aynı şekilde, dünya çapında İslami konularda söz sahibi olan "İlim ve Fetva
Konuları Daimi Kurultayı"nın, Şeyh Abdülaziz b. Baz, Şeyh Abdürrezzak Afişi,
Şeyh Abdullah b. Suud ve Şeyh Abdullah b. Gadyan'ın da aralarında bulunduğu
alimler tarafından verilen 2844 sayılı Mehdilik hakkındaki fetva şöyledir:
"Mehdi'nin zuhur edeceğini kanıtlayan rivayetler çoktur, hadis öncüleri
birçok senetle bunları rivayet etmişlerdir. Ebu'l-Hasan el-Aburi, Allame
Sefareyni ve Allame Şevkani gibi otoriteler bu hadislerin manevi tevatür
olduğunu söylemişlerdir. Yüce Peygamber'in buyruklarında belirtilerini
açıkladığı kişiden başkasını Mehdi olarak kabul etmek caiz değildir."
http://www.haberdem.com/author/Adem-KAHRIMAN/1007/Mehdinin-Ordusu-Hazir-mi.html