5 Nisan 2012 Perşembe

ALLAH’IN KİTABINDAN DELİLLER 1- Allah te’ala şöyle buyurdu: “Sonra seni din konusunda bir şeriat sahibi aptık. Sen ona uy. Bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.”(Casiye, 18) 2- Allah te’ala şöyle buyurdu: ... “Andolsun ki; sana gelen bunca ilimden sonra şayet sen onların heveslerine uyacak olursan, o takdirde şüphesiz zalimlerden olursun.”(Bakara, 145) 3- Allah te’ala şöyle buyurdu: “Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.”(Ra’d, 37) 4- Allah te’ala şöyle buyurdu: “Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin. (Söylenenleri) dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azap vardır.” (Bakara, 104) 5- Allah te’ala şöyle buyurdu: “İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.”( Hadid, 16) 6- Allah te’ala şöyle buyurdu: Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!(Hud, 113) 7- Allah te’ala şöyle buyurdu: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.(Maide, 51) 8- Allah te’ala şöyle buyurdu: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah’tan korkun; eğer müminler iseniz. Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır. (Maide, 57-58) 9- Allah te’ala şöyle buyurdu: Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.(Nisa, 138-139) 10- Allah te’ala şöyle buyurdu: (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.(Furkan, 72) B- RASULULLAH(S.A.V.)’IN SÜNNETİNDEN DELİLLER 1-Allah Resûlü (S.A.V.); “Kim bir kavme benzerse o da onlardandır” (Sahihtir. Ebu Davud) 2-Allah Resûlü (S.A.V.) “Bizden başkasının sünnetiyle amel eden bizden değildir” (Sahihtir. Sahihul câmi) bir başka hadiste, “Başkalarına benzeyen bizden değildir. Yahudilere de hıristiyanlara da benzemeyin. Yahudilerin selâmı parmaklarıyla, hıristiyanların ki ise, elleriyle işarettir” (Sahihtir. Sahihül câmi) buyurmuştur. 3-Resûlullah (S.A.V.) Medine’ye geldiğinde, onların oynayıp eğlendikleri iki günlerinin olduğunu öğrendiğinde “Bu günler nedir?” diye sorar. Onlar da, “Cahiliyede bu iki günde eğlenirdik” dediler. Bunun üzerine Resûlullah, “Allah bundan daha hayırlı olanı, kurban bayramı ve fıtr (Ramazan) bayramını size verdi” (Sahihtir. Ebu Dâvud) buyurdu. 4-Adamın birisi “Bavâne” adlı bir yerde deve kesmek üzere adakta bulunmuştu. Resûlullah (S.A.V.) ‘Orada daha önce câhiliye insanının taptığı putlardan biri bulunuyor muydu?’ diye sordu, ‘Hayır, bulundurmuyordu’ dediler. Resûlullah bu defa, ‘Peki, kafirlerin bayramlarından biri orada kutlanıyor muydu?’ diye sordu, yine ‘Hayır’ dediler. O zaman Resûlullah adama, ‘Nezrini (adağını) yerine getir. Allah’a isyanda da, insanın sahip olmadığı şeylerde de nezre sadâkat yoktur’ dedi” (Sahihtir. Ebu Dâvud). C- SAHABİLERİN SÖZLERİNDEN 1-Ömer Radıyallahu Anh, “Allah düşmanlarının bayramlarından sakınınız” (Beyhakî) demiştir. Ve konuya Genel Bir Açıklama Müslüman olduğunu söyleyen bir çoklarının “yılbaşı kutlaması” adı altında edâ edilen bu çirkin hıristiyan adetine katıldığını üzüntüyle görüyoruz. Yaşayan bir tek Müslüman bırakmamak üzere eskiden haçlı seferleri, günümüzde ise daha kapsamlı silahlarıyla maddî ve mânevî savaş ilan etmiş bulunan batılıların geleneğini taklit etmek gerçekten akıl almaz bir davranıştır. Özellikle bu geleneğin içinde Allah’a isyan ve İslâm’la eğlenme de varsa bunun tehlikesi çok daha büyüktür. Yapılanlar bir kutlamadan çok din, ırz, namus, ahlâk ve aile kavramlarını yıkmak için özenle tasarlanmış bir programı andırmaktadır. Kişi, hem kendisi hem de çoluk çocuğu için nerede durduğunun farkına varmak zorundadır... Allah, bu çirkefliğe alet olana akıl ve izan versin!. Hanefî ulemâsından Molla Ali Kâfl RahmetullahiAleyh, şöyle der: “Kim Nevruz günü kâfire bir yumurta hediye ederse kafir olmuştur. Çünkü, bu davranışıyla kafire; küfründe ve sapıklığında yardımcı olmuş, onları teşvik etmiş veya bununla onlara benzemiştir”. Eğer bu hediyeleşme onların geleneğinin bir uzantısı ise Müslümana da verilen böylesi bir hediye aynı hükümdedir. Çünkü iki durumda da onlara benzeme söz konusudur. Ancak, onların bir geleneği değil de bunun dışında hediyeleşme olursa bu farklı ve güzeldir. “Mecmau’n-nevâzil”de: “Nevruz kutlamalarını gören bir Müslüman, ‘ne güzel bir gelenek’ dese, kafir olur” ifadesi yer alır. Böyle davranan kimse bu hareketiyle küfrün çıkmasını hoş görmüş, İslâma noksanlık zâfet etmiş olur! “Fetâva Suğra”da ise şöyle denmiştir: “Kim Nevruz günü, daha önce hiç satın almadığı bir şeyi Nevruz’u kutlamak için satın alırsa, kafir olur” (Fıkhı Ekber Şerhi). Aynı şekilde, daha önce hindi satın alıp yemeyen kimse, yılbaşını kutlamak için satın alırsa küfre düşer. Müslüman olduğunu söyleyen çokları kafirlere belirgin olarak şu hususlarda benzemiştir: Bunların başında onların en belirgin özelliği olan ve dini yaşanmayan vicdâni bir duygu sayarak onu sembolleştirmeyi esas alan beşerî sistem ve ideolojileri benimsemek gelir. Bunu da şekil şemalde onlara benzemek izler. Sakal kesilir, giyim kuşam onlarınkine benzer, evlere resim asılır, eşyalar ve mobilyalar bir hıristiyanın evini andırır. Onların dinlerinde önemli ve kutsal sayılan noel ağacından alıp evlerine koyup bu vesileyle süs yapıp birbirlerini tebrik eden ve Müslüman olduklarını söyleyenlere rastlamak işten bile değildir. Artık görünüşe sirâyet eden bu taklitler, bir süre sonra kalbe de nüfuz eder ve kişinin düşünceleri de aynı doğrultuda, paralel değişimler gösterir. Durum gayet açıktır: İnanıldığı gibi yaşamamanın faturası, yaşanıldığı gibi inanılarak ödenir!.. Konu hakkında zikre şayân bir çok delil vardır. Daha geniş bilgi edinmek isteyenler Şeyhülislâm İbni Teymiye’nin, “Sırâtı Müstakîm” adlı eserine başvurabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder